İyiki Doğdum Na Nanan Naaa!
Şimdi biri çıksın ve ''biraz mütevazi ol, insan kendine ''iyiki doğdum'' demez.'' desin; ben de bir an evvel, ''kasma ulen'' diyeyim kahkahayla ve geçip gitsin bu fasıl, bir an evvel. İnsan kendini ''iyi ki doğdum'' diyecek kadar sevmiyorsa başkasını sevmesinden de pek hayır beklemeyin, bana sorarsanız. ''En çok bana soracaksınız!'' tabii. Ya n'olacağıdı? Bugün benim doğum günüm.Kendini sevmek ve kendini beğenmek karıştırılıyor çoğunlukla, üzülüyorum buna.
Mıncır şimdi yanağını geç kalmışlıklara!
Ne çok var kasan tiplerden.
Hayatın esprisini kim kaçırtıyor size?
Şşş alo! Ben doğdum ben.
18 Aralık.
Gün gibi doğdum.
Sadece ben.
Tek başıma ben!
Kendimden son derece bağımsızdı doğmam ve tüm bunlar değil mi?
Amannn boşver be!
Bu günler böyle olmaklar için var. :)
Kasan tip cenahının sinirlerini zıplatıp ''E-eeh! yeter be.'' demelerini sağladıysak ve onları eleyip biz bize kaldıysak gelelim yazının aslına faslına.
Güne güzel mesajlarla, kadirşinas aramalarla keyifli başladığımı gören annem; sevildiğimi kıskanıp kendine pay çıkarırcasına ''doğumunda seni kutlayacak bir şey yok, arkadaşların beni kutlasın.''dedi. Ben dumur, kadın haklı. ''Çok matah bir şey değil doğmuş olmam.'' derken tam da annemin bahsettiğini kastediyordum işte. ''Kimin annesisin sen hatun, gel buraya öpücem ellerinden!''
O da kutlanmak isteyişinde haklı şimdi Allah var, çekmiş zamanında!
''Şam şeytanı'' diye bahsederler çocukluğumdan ''evlerden ırak'' diye çevirir ablam!
Ablam...
Başucumda ''iyiki varsın'' derken gözleri doluyor. Yine beni en çok, en çok kavgalar ettiğim, olduğum gibi seviyor.
Güzel yaşadım.
Düşünüyorum her yılı, her anı dolu dolu...
Bi' daha başlasam bir merdivene çıkmaya yine aynı şekilde çıkmak isterdim muhtemelen yirmi üç basamağını...
Çok sevdim, çok sevildim...
Şiir de yazıldı, şarkı da söylendi.
Gerçek sevgiyi tattım.
''Bundan çok bahsetme.'' demişlerdi ağızbirliğiyle, heyhat! Yazdım, hep yazacağım. :)
Sevince hayatın soluğunu duydum, daha çok sevdim her ne varsa.
Yalanına da bandım.
Hepsinin keyfi bambaşka.
...
Sinmedim köşeme,
Elimde bir parça ekmek hayata menemen misali bandım.
İnsan birini düşünürken ağırlıklı basan hali gözünün önüne gelir ilk olarak.
Ben kendimi düşünürken; bir şeylere yetişmeye çalışırcasına attığım kendimden büyük adımlar geliyor aklıma ve kalbimin yüksek ritmini duyumsuyorum.
Telaşı yalnızca güzel yaşamak için kalbimin,
Hırsına telaşı mevcut değil.
Bitmedi dolu dolu yaşayacaklarım üstelik.
Nazım'ın dediği gibi:
''Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.'''
İlk gençliğe yaraşır ne varsa dolu dolu yaşadım, demem o yani. Büyüklerim kızmasınlar ''daha neler yaşayacaksın hehey dur bakalım'' öğütlerine girmesinler hemen. Daha fazlasını yaşayınca yine yazarım yahu! Otur bi' soluklan, su versinler. Aksi halde ikinci bir ''kasma'' durumu bu kez beni kasar hafazanallah, felaket olur! Bugün olsun durun, ağzımın tadıyla iyiki doğayım.
Yaşım kadar, yaşım bölü iki kadar uzunlukta süregelmiş dostluklarım var, hepsinin varlığına şükür. Aldım sizi ayırdım bana...
Dışa kapanıp içe açılma zamanımdı 2014. Ve o zaman sadeliği yalnızca bir fotoğraf sanatı olarak sevmekten çıkarmış yaşam tarzı olarak benimsemeye başlamıştım.
İnsana, duyguya ve eşyaya dair ne varsa azaltmıştım. Aldığım kararlarımın güzelliğini yaşadığım bir yıl oldu bu sayede 2015. ''Azalmak çoğalmaktır.'' derler. Doğruymuş bak...
Rakamlardan hazettmem ama seni unutmayacağım 2015! 2014 gudubetinin üzerine gün gibi doğmuştun, nasıl unuturum?
Aynı performansın daha güzelini yirmi dördüncü yaşımda da bekler yanaklarından öperim 23.yaşımın. Bir de hayatımdaki tüm güzellikleri...
Beni yine ağlattınız insafsızlar.
O zaman bu da benden size!
https://www.youtube.com/watch?v=3ZFiD-6GhM8
''Bir hişt sesi gelmedi mi fena!
Geldikten sonra, yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları...
Hişt hişt! ''
Yeni yılı açmaya ramak kala, güzellikle kalın.
''Hişt hişt'' diyenleriniz eksik olmasın. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder