Yonlendir

18 Aralık 2015 Cuma

İyiki Doğdum Na Nanan Naaa!

Şimdi biri çıksın ve ''biraz mütevazi ol, insan kendine ''iyiki doğdum'' demez.'' desin; ben de bir an evvel, ''kasma ulen'' diyeyim kahkahayla ve geçip gitsin bu fasıl, bir an evvel. İnsan kendini ''iyi ki doğdum'' diyecek kadar sevmiyorsa başkasını sevmesinden de pek hayır beklemeyin, bana sorarsanız. ''En çok bana soracaksınız!'' tabii. Ya n'olacağıdı? Bugün benim doğum günüm.


 Kendini sevmek ve kendini beğenmek karıştırılıyor çoğunlukla, üzülüyorum buna.
Mıncır şimdi yanağını geç kalmışlıklara!
Ne çok var kasan tiplerden.
Hayatın esprisini kim kaçırtıyor size?
Şşş alo! Ben doğdum ben.
18 Aralık.
Gün gibi doğdum.
Sadece ben.
Tek başıma ben!


 Kendimden son derece bağımsızdı doğmam ve tüm bunlar değil mi?
Amannn boşver be!
Bu günler böyle olmaklar için var. :)

Kasan tip cenahının sinirlerini zıplatıp ''E-eeh! yeter be.'' demelerini sağladıysak ve onları eleyip biz bize kaldıysak gelelim yazının aslına faslına.


Güne güzel mesajlarla, kadirşinas aramalarla  keyifli başladığımı gören annem; sevildiğimi kıskanıp kendine pay çıkarırcasına ''doğumunda seni kutlayacak bir şey yok, arkadaşların beni kutlasın.''dedi. Ben dumur, kadın haklı. ''Çok matah bir şey değil doğmuş olmam.'' derken tam da annemin bahsettiğini kastediyordum işte. ''Kimin annesisin sen hatun, gel buraya öpücem ellerinden!''
O da kutlanmak isteyişinde haklı şimdi Allah var, çekmiş zamanında!
''Şam şeytanı'' diye bahsederler çocukluğumdan ''evlerden ırak'' diye çevirir ablam!
Ablam...
Başucumda ''iyiki varsın'' derken gözleri doluyor. Yine beni en çok, en çok kavgalar ettiğim, olduğum gibi seviyor.


Güzel yaşadım.
Düşünüyorum her yılı, her anı dolu dolu...
Bi' daha başlasam bir merdivene çıkmaya yine aynı şekilde çıkmak isterdim muhtemelen yirmi üç basamağını...

Çok sevdim, çok sevildim...
Şiir de yazıldı, şarkı da söylendi.
Gerçek sevgiyi tattım.
''Bundan çok bahsetme.'' demişlerdi ağızbirliğiyle, heyhat! Yazdım, hep yazacağım. :)
Sevince hayatın soluğunu duydum, daha çok sevdim her ne varsa.
Yalanına da bandım.
Hepsinin keyfi bambaşka.
 ...

Sinmedim köşeme,
Elimde bir parça ekmek hayata menemen misali bandım.
İnsan birini düşünürken ağırlıklı basan hali gözünün önüne gelir ilk olarak.
Ben kendimi düşünürken; bir şeylere yetişmeye çalışırcasına attığım kendimden büyük adımlar geliyor aklıma ve kalbimin yüksek ritmini duyumsuyorum.
Telaşı yalnızca güzel yaşamak için kalbimin,
Hırsına telaşı mevcut değil.

Bitmedi dolu dolu yaşayacaklarım üstelik.
Nazım'ın dediği gibi:

''Kopardım portakalı dalından 
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.'''


 İlk gençliğe yaraşır ne varsa  dolu dolu yaşadım, demem o yani. Büyüklerim kızmasınlar ''daha neler yaşayacaksın hehey dur bakalım'' öğütlerine girmesinler hemen. Daha fazlasını yaşayınca yine yazarım yahu! Otur bi' soluklan, su versinler. Aksi halde ikinci bir ''kasma'' durumu bu kez beni kasar hafazanallah, felaket olur! Bugün olsun durun, ağzımın tadıyla iyiki doğayım.





''Ne güzel dostlar biriktirmişim ehe ehe.'' muhabbetine girmeyeceğim, çünkü insan güzel dostlar biriktirdiğinin farkına doğum gününde varıyorsa dost değil olsa olsa ''kankili'' biriktirmiştir. Hani şu kepi atarken birlikte onları da fırlatacağınız ''kankililikler.'' Çıkarla kurulu, çıkar bitince pat! kurulduğu yerden üzerinize çöken kankilikler. Kep geri düşecek, tutacaksınız; onlar güm yere! Neyse bu konu uzar gider, başka sefere...
Yaşım kadar, yaşım bölü iki kadar uzunlukta süregelmiş dostluklarım var, hepsinin varlığına şükür. Aldım sizi ayırdım bana...

Dışa kapanıp içe açılma zamanımdı 2014.  Ve o zaman sadeliği yalnızca bir fotoğraf sanatı olarak sevmekten çıkarmış yaşam tarzı olarak benimsemeye başlamıştım.
İnsana, duyguya ve eşyaya dair ne varsa azaltmıştım. Aldığım kararlarımın güzelliğini yaşadığım bir yıl oldu bu sayede 2015. ''Azalmak çoğalmaktır.'' derler. Doğruymuş bak...

 Rakamlardan hazettmem ama seni unutmayacağım 2015! 2014 gudubetinin üzerine gün gibi doğmuştun, nasıl unuturum?

Aynı performansın daha güzelini yirmi dördüncü yaşımda da bekler yanaklarından öperim 23.yaşımın. Bir de hayatımdaki tüm güzellikleri...
Beni yine ağlattınız insafsızlar.

O zaman bu da benden size!

https://www.youtube.com/watch?v=3ZFiD-6GhM8

''Bir hişt sesi gelmedi mi fena!
Geldikten sonra, yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları...
Hişt hişt! ''

Yeni yılı açmaya ramak kala, güzellikle kalın.
''Hişt hişt'' diyenleriniz eksik olmasın. :)





17 Aralık 2015 Perşembe

Fena halde Leman'ım dostlar!

''Salih Seçkin Sevinç'le Buluşma ''


Blogumun ilk yazısında teşekkürlerimi sunduğum, sevgili Mustafa Cıngı hocamın tavsiyelerini can kulağıyla dinleyip keşfettiğim Salih Seçkin Sevinç önce staj döneminde kelimeleriyle sızdı hayatıma, sonra Sosyal Medya'da kısa paslaşmalar yaptık ve ardından üç günlük bir birliktelikle Kayseri'de fakültemizdeydi! Bir hayalim daha gerçekleşmiş ve yeni yıl gelmeden birinin üzerine daha tik atılmıştı böylelikle. Bir şeyi ya da bir insanı sevmekle başlıyordu yine hikayem..

  Bilirsiniz; sevdiğiniz biri bir kitap önerince ya da bir film tavsiye edince onu bir an evvel okur ya da izlersiniz. Aranızda bağ kuramadıklarınızın tavsiyeleri ise hep bir yere not alınıp unutulmaklarla geçer ve gider...

  Kıymetli hocam  Mustafa Cıngı vesilesiyle keşfetmiş oldum Salih Seçkin Sevinç'i. Daha önceden içinde olduğum blog dünyasına farklı bir isimle ve başka stratejilerle girmeme vesile olan ilk yazımda da bahsettiğim üzere  Salih A'bi olmuştu O yüzden bende yeri biraz başka. ''Fazla abartılmadı mı?'' diyenler için;

''Bu benim dünyam''ve ben ''seversem abartırım'' :)

Ardından hayatıma dahil olan ikinci güzellik kıymetli hocam Mustafa Cıngı ve Fatma nam-ı diğer ucuzdüzen ile ''dijital kitap'' ayraçlığı yaptığımız sitemiz sosyalayraclar.com oldu. Henüz çok yeniydi ve biz ivedilikle Pazarlama İletişimi ve Sosyal Medya ile alakalı kitaplar okuyup, yazılar yazıyorduk. Sosyal Medya ve Pazarlama İletişimi ile Alakalı İnteraktif ayracımız! sosyalayraclar

Birgün Salih Seçkin Sevinç'in internet gurmeliği yaptığı sitesi harbiyiyorum 'un twitter hesabı üzerinden attığı ''en güzel mantı nerede yenir'' sorusuna bir Kayserili olarak ve Salih Abi'nin tutkulu bir okuru olarak Kayseri'de evde yeneceğini gelirse ağırlayacağımızı belirttiğim bir tweet attım. Pişman olacağımızla tehdit etse de mantının olduğu yerde pişmanlık olmaz dedim. İlk ağırlama davetimizi Sosyal Ayraclar olarak Twitter üzerinden yapmış olduk  böylelikle. Dört yıldır her derste düzenli olarak duyduğumuz,bir Twitter feedback'iyle olmuştu yani ilk davetimiz . Feedback her şeydir!


Bu sırada Fatma ile aldığımız karar sonucunda sektör kitaplarına iyiden iyiye yönelmiştik ve Salih Seçkin Sevinç'in okunmadık yazısını, kitabını bırakmayarak başlamıştık işe.

 Kitaplarındaki şahane üslubu sayesinde kurmaya başladığımız bağ onu Kayseri'de ilk günü okumakta olduğumuz Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ''Sosyal Medya ve İçeriğin Gücü'' adlı konferansla başlayıp üç gün sürecek şekilde keşfe çıkaracaktı. Sonuçta o bir gurmeydi ve Kayseri'nin mantıyla başlayıp pöçe kadar uzanan geniş bir lezzet mutfağı vardı.

Bu sırada onu seven İletişim Fakültesi öğrencileri olarak eğlenceli kısa videolar bile çektik.
burada :)

Ve vakit tamamdı. Günlerdir üzerinde düşündüğümüz sabahlara kadar ayraç yaptığımız gecelerin sonunda beklenen an gelmişti.
Şimdi aklımda bir tek soru vardı: ''Uzaktan uzağa Sosyal Medya'dan ve kitaplarındaki üslubundan aldığım elektiriği gördüğüm zaman ya alamazsam?''


Son derece ilgi gören ''Sosyal Medya ve İçeriğin Gücü'' konferansı Salih Seçkin Sevinç'in eğlenceli üslubuyla başlamıştı ve nihayet endişem yerini rahatlamaya bırakmıştı. Tıpkı yazılarındaki gibi içtendi, hayranlıkla dinledik.


Ardından ekibimizi ve Salih Seçkin Sevinç'i konferans sonrası ağırlama sözü veren Starbucks'ta kahve yudumlamaya geçtik. Ağzımızda ''keyifli topraksı bir tatla'' muhabbeti sürdürdük. :) Muhabbet giderek ısınıyordu.


 
Ardından asli görevi yerine getirmek üzere Mustafa Cıngı Hocamızın evine doğru yollandık. Sözünü verdiğimiz üzere Kayseri mantısını evde afiyetle yedik. :) Ardından saatlerce muhabbet ettik. O anlarda ona duyduğum hayranlık giderek artıyordu.



Üç günün sonunda uğurlama kahvemizi içtik akıp giden zamanda Salih Abi'yi İstanbul'a uğurladık. Sonunda biz bir aile olduk. :)  En kısa zamanda İstanbul'da görüşmek üzere!





Tutkularınız hayaliniz,hayaliniz gerçek olsun. Sevgiyle kalın. :)